atitrend
Emektar Üye
Konunun tamamını okudum, öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum..
Birkaç kelam etmeden duramam, çünkü gerçekten mantığını bir türlü kavrayamadığım büyük bir sorun bu.
Türkiye'de ekonomik koşullar gereği arabalarımızı alana kadar göbeğimiz çatlıyor, ülkemizde araç sahibi olmak, olmaya çalışmak başlı başına bir dert. Aracı alınca iş bitiyor mu? Hayır.. Yürütme masrafları (yakıt, sigorta, bakım, lastik vb.) da genel itibariyle gelirle orantısız olduğu için, dert üstüne dert bindirmiş oluyor. Zaten bunlar başlı başına çok büyük sorunlar iken, bir de araçlara dair piyasa endişemiz var. Satın alıp yürütmek yetmiyor, bir de sonraki kullanıcıya aracı pazarlayabilmemiz, sorunlu diye tabir edilecek şekilde satışa çıkarmamamız gerekiyor. Neredeyse hepimiz araçlarımızı kullanırken aman başına bir şey gelmesin, sağı solu sürtülmesin, yok çizilmesin, aman camı bile çatlamasın demekten bir de içimiz rahat biçimde araba sürememek derdi yaşadık mı? Yaşadık, yaşıyoruz. Bu şartlar altında bizdeki otomobil sahipliği, safi dertten ıstıraptan ibaret oluyor.
Şunun net anlaşılması gerekiyor: Kaporta elemanları sarf malzemedir, örneğin lastik gibidir, filtre gibidir. Nasıl ki lastik bir süre kullanıldıktan sonra değişmesi gerekiyorsa, kaporta elemanları da çizilebilir, hafif çaplı hasar alabilir, boyanabilir vs. Bundan daha doğal ne olabilir ki? Bir araçta önemli olan motordur, yürür aksamdır, elektrik aksamıdır. Bir araçtan ağır bir kaza anında gövde içinde güvenli bir şekilde yolcuları korumasını isteriz, yoksa kapı elbet göçecek, hava yastığı elbet patlayacak ki benim kolum bacağım kafam sağlam bir şekilde kalsın. Çizilmiş diye boyatmayayım mı? Göçmüş diye düzeltmeyeyim mi veya değiştirmeyeyim mi? Değiştirmek ne güzel oysa, arabanın geri kalan tüm aksamı 2015 modelse, değiştirdiğin yer 2021 olacak. Mis gibi işte, yenilenmiş gıcır. Aracın önemli saydığımız kısımlarına büyük bir zarar gelmedikçe sorun ne ki daha? Elin adamı zevkine araba boyatıyor, kaplama yaptırıyor, biz burda aman bizden sonraki ne der diye düşünmekten cebimizden para vererek yaptırdığımız sigortayı kaskoyu delinmesin tramere işlemesin diye bir daha cepten ödemek suretiyle araba yaptırıyoruz..
Değer yargılarımızın değişmesi lazım, hayatı kendimize ve etrafımızdakilere zorlaştırmak için uğraşıp duruyoruz. Bu sadece araba gibi saçma bir mevzuda da değil, düğününden tut iş ahlakına, hastalığından tut eğitimine kadar total bir mantıksızlık silsilesi var ve bu bizlerin hayatlarını zorlaştırmaktan öteye gitmiyor.
Not: Sözüm asla kimseyi yargılamak vs üzerine kurulu değil, aman öyle algılanmasın. Muzdarip olduğum bir konu görünce, içimi dökmek istedim..
ALPEREN KARDEŞİM (oğlumun adaşısın) dediklerine katılmamak mümkün değil ama ülke gerçekleri ve değer yargılarına baktığımız vakit işler değişiyor.