Araba psikolojisi–biraz da felsefe

Odyofil

Tecrübeli Üye
Katılım
25 Ara 2017
Mesajlar
1,321
Tepki Puanı
7
Puanları
38
Konum
Kocaeli
Araç
C207FL
Araba psikolojisi–biraz da felsefe

Mesajlarda "tokatlamak" kelimesi görünce nedir bu acaba dedim. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğe baktım uygun bir karşılık bulamadım. İngilizce “beat” (bir anlamı dövmek, marizlemek bir başka anlamı yenmek) sözcüğünden benzetilerek yenmek anlamında kullanılıyor olabileceği kanısına kapıldım. Sonra arabanın hayatımızdaki yerini düşündüm, içinden çıkamadım. Aramızda psikolog üyeler olduğunu gördüm. Son cümledeki soru işareti öncelikle onlara. Burada yazılacak mesajlara moderatörlük yapmalarını cevaplama-yönlendirme desteklerini de bekliyorum.

Otomobil kültürü dünya tarihinde ilk olarak soylular, iş adamları ve ünlüler ile başlamış. Bu zengin kişiler tarafından otomobil ilk olarak sosyal statü göstergesi, bireysel özgürlük ve halktan uzaklaşma amacıyla kullanılmış. Sonraları yarışlarla spor ve macera amaçlı kullanım da başlamış.

Aynı şekilde hemen her kültürde pek çok otomobil sahibi günümüzde de kendisini toplu taşıma aracı ve kendisininkinden daha düşük model araç kullananlara üstün görmektedir. Çünkü arabada oturan birisi artık sokaktaki adam değildir! Büyük şirketlerde tahsis edilen şirket aracının marka-modeli de çalışanın pozisyonunu göstermektedir.

Güçlü araçlar, diğer insanlardan kaçmak, onları yakalamak ve yenmek için kullanılıyor. Pek çok kişi yollarda bilinçli olarak ya da farkında olmadan başka sürücülerle çocukluk dönemindeki gibi güç oyunlarına girişiyor.

ABD'den çok değişik örnekler var. Der Spiegel dergisinde yayınlanan "Autobahnkrieg" başlıklı bir yazıda "BMW ve Mercedes savaşçılarının sol şeritte birbirini kovaladığını görmeyen yoktur" şeklinde ifade geçiyor. Durum tüm ülkelerde kanun koyucularının da bilgisinde ama çözüm üretilmiyor.

Yüksek hızlar, sinir sistemimizde uyarıcı madde almakla aynı etkiyi gösteriyor. İvmenin uyguladığı G kuvveti, kükreyen güçlü motor sesi, viraj dönerken raylı sistem gibi yol tutuş, yüksek hızın verdiği ürperti vs. bir çeşit meditasyon etkisi yapıyor.

Bazılarımız için bu kadar tehlikeye girmek uyuşturucu maddelerin yaptığı gibi bağımlılık ve duyarsızlık yapabiliyor.

Direksiyona oturan herkeste (istisnasız herkeste) farkında olmasa bile bir miktar kişilik değişikliği ortaya çıkmaktadır. Hiç beklenmedik kişiler bile agresifleşmekte, bazan günlük yaşantılarında hiçbir zaman almadıkları-almayacakları derecede riske trafikte girmekten kendilerini alıkoyamamaktadırlar. Sonuçta otomobilin verdiği hız ve güç ile onu kendisi ve başkalarının hayatını tehdit eden bir silah haline dönüştürmüş oluyor. Ulaşım aracı olarak aldığı bu silahları niçin başkalarına göstermek ve onları yenmek için kullanır insanoğlu?
 

Odyofil

Tecrübeli Üye
Katılım
25 Ara 2017
Mesajlar
1,321
Tepki Puanı
7
Puanları
38
Konum
Kocaeli
Araç
C207FL
Bir bayan sürücü bunları niye yapmaz? Niçin bu forumun üyeleri de tümüyle erkek?

Bir film izlerken görüntüye giren küçük bir direksiyon parçası, sinyal ya da farın köşesinden hatta bazılarının sadece renginden oğlumla birlikte birbirimize aracın marka model ve motor ve diğer teknik özelliklerini saymaya başlayınca eşimin yüzü bir tuhaf oluyor, yaratık görmüş gibi bakıyor bize.

Bu durumun erkekler arasında yaygın olmasının bilimsel anlamı var mı?
 

River

Tecrübeli Üye
Katılım
20 Haz 2018
Mesajlar
314
Tepki Puanı
2
Puanları
18
Konum
Londra
Araç
E46 318I SE
Öncelikle uzman değilim. Ama futbol asla sadece futbol değildir sözü arabalar için de geçerli. Sadece bir ulaşım aracı değildir araba. Ben bazen sırf kafamı toplamak için 100-150 km araba sürüyorum zaman. Amerikada aileler uyumayan çocukları uyutmak için arabayla gezdiriyorlar. Arabada arkadaşlarınla tatile gitmek bile diğer seyahat şekillerine göre çok daha eğlencelidir. Çünkü araba insana birey olduğunu da hatırlatır. Ona kendine ait özel bir alan yaratır. Ve çoğu insan için ulaşılabilir durumda bir taşıttır arabalar.

Ben hızlı araba kullanmayı seven birisiyim. Ama yeni nesil genç arkadaşlar gibi bu aracın bir cıvata bir somun olduğunu gerçeğini unutmuş da değilim. Her makina gibi sınırları vardır arabaların. Hangi viraja, hangi ağırlıkta, hangi jant lastik ölçüsüyle, ne tip bir süspansiyonla ve hangi hava koşulunda ne kadar hızla girebileceği hangi hızla çıkabileceği aşağı yukarı bellidir. Bu limitlerin farkında olmayan insanlar er-geç ciddi bir kazaya karışmaya mahkumdur. Ben hiçbir zaman iki aracın arasını açarak geçiş yapmam. makasa girmem. Otobanda yarışmak isteyen olursa yol da müsaitse canım da isterse yarışırım. Kaybetsem de keyif alırım, kazansam da. Önemli olan o heyecanı yaşamak. Trafikte sol şeridi kapatarak gidenlere uyarımı yaparım selektörle sinyalle. Yol vermezse, emniyetli bir şekilde geçerim giderim sağından.

Bunların kişilik değişikliği olduğunu da düşünmüyorum. Ben mevcut kişiliğin kendini gösterdiğini düşünüyorum. Aldığı risk kullandığı aracın ve sürüş yeteneklerinin üstündeyse ve de çevresini de bilinçli olarak umursamazca riske atıyorsa o kişinin çözülmesi gereken farkındalık problemi vardır en azından. Empati gösteremiyordur. Arabasında bebeği olan bir insanın yanından yüksek hızla teğet geçerken yaşayacağı paniği, korkuyu ve stresi düşünemeyen insanın ciddi problemleri vardır.
 

mzc

Tecrübeli Üye
Katılım
28 Ocak 2013
Mesajlar
112
Tepki Puanı
0
Puanları
16
Konum
İstanbul
Araç
mercedes
Arabam tofaş beni tokatladın sıkıyosa karşı karşıya gelelim bide öyle tokatla Asfalta çivi diye çakarım seni AŞAGILIK DUYGUSU EGO TATMİNİ
 

4617ali

Tecrübeli Üye
Katılım
3 Tem 2015
Mesajlar
24
Tepki Puanı
1
Puanları
1
Konum
Çanakkale
Araç
Mercedes-Benz W124 200E (1990)
Çok doğru, araba sürmek, araba sürerken insanın girdiği ruh hali tam bir araştırma konusu.

Kadınlar da araba sürmeye belli bir araba modeline hayran olmaya özen gösterebilir, tamamen kişinin yaşamı özelliklerine bağlı. Ama gördüğüm bir durum şudur, kadınlar olaydan uzak duruyor, sevdiğinin zarar görmesinden daha belirgin bir şekilde rahatsız oluyor. Haklı olmasına rağmen olay çıkmaması pahasına sessiz kalabiliyor. Bunu annelik içgüdüsüne mi bağlarız kadınların daha yapıcı olmasına mı bilmiyorum ama bu bir gerçek. Hepimiz yaşamışızdır, yüzde yüz hatta yüzde iki yüz haklı olsak da yan koltukta oturan kadınlar tepki göstermemize kavga etmemize razı olmazlar. Belki sürüş bitince yan koltuğumuzdaki ile kavga bile edebiliriz. Şöyle örnek vereyim trafikte yaşadığım bir olayı bir erkekle tartışabiliyorum, böyle yaptım şöyle yaptım. Fakat kadınlar konuşulmasından bile rahatsız olabiliyor.

Durum böyle iken bu mesajlarda bahsedilen durum erkeklerde çoğunlukta sanırım. Alfa erkek lafını duymuşsunuzdur. Yenilgiyi kabul edemiyor,her şeyi bildiğini göstermek istiyor güçsüzlük belirtisi göstermek bile istemiyorlar.

Konu araba olunca alfa erkek sayısı 20 katına çıkabiliyor, gözünüzün önüne getirin bir erkekle bir arabanın teknik konusunu tartışırken alfa erkek kendi bildiğini gerçek beller ve başka görüşü kabul etmez. O ne diyorsa o dur.
Sol şeridi bırakmak istemez çünkü sol şerit güç demektir,
Yol vermez, herkes ona selam durur.
Pahalı bir araba görünce sıkıştırılır.
Arkadaşlar arasında arabaları nasıl geçtiğini anlatılır.

Örnekler çoğaltılabilir. Farkında olmamız gereken 70 km hızın bile ciddi bir hız olduğunu göz önünde bulundurarak, her şeyden daha değerli olan insan hayatına saygı göstermemiz gerektiğidir.

Bunları yazınca hız yapmadığım,sinirlenmediğim falan anlaşılmasın. Sadece daha bilinçli olalım istiyorum.

Ayrıca konfor açısından dünyanın en iyi otomobillerini sürüyoruz. (Yeni modelleri bilemem ama 95 öncesi tüm mersolara kefil olabilirim.)
Ben 1990 model be kendi serisinin benzinli seçeneklerinde en düşük versiyonu olan 200e Mercedes kullanıcısı olarak bu konforu her sürüşte hissediyorum. Bu süspansiyonlar,bu direksiyon hakimiyeti,yol tutuşu ve daha niceleri.

İngilizce enthusiast diye bir kavram var, onu olmayı başarırsak, tokatlamaktan daha fazla zevk alacağımızdan eminim :)
 
Son düzenleme:
Üst