Odyofil
Tecrübeli Üye
Araba psikolojisi–biraz da felsefe
Mesajlarda "tokatlamak" kelimesi görünce nedir bu acaba dedim. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğe baktım uygun bir karşılık bulamadım. İngilizce “beat†(bir anlamı dövmek, marizlemek bir başka anlamı yenmek) sözcüğünden benzetilerek yenmek anlamında kullanılıyor olabileceği kanısına kapıldım. Sonra arabanın hayatımızdaki yerini düşündüm, içinden çıkamadım. Aramızda psikolog üyeler olduğunu gördüm. Son cümledeki soru işareti öncelikle onlara. Burada yazılacak mesajlara moderatörlük yapmalarını cevaplama-yönlendirme desteklerini de bekliyorum.
Otomobil kültürü dünya tarihinde ilk olarak soylular, iş adamları ve ünlüler ile başlamış. Bu zengin kişiler tarafından otomobil ilk olarak sosyal statü göstergesi, bireysel özgürlük ve halktan uzaklaşma amacıyla kullanılmış. Sonraları yarışlarla spor ve macera amaçlı kullanım da başlamış.
Aynı şekilde hemen her kültürde pek çok otomobil sahibi günümüzde de kendisini toplu taşıma aracı ve kendisininkinden daha düşük model araç kullananlara üstün görmektedir. Çünkü arabada oturan birisi artık sokaktaki adam değildir! Büyük şirketlerde tahsis edilen şirket aracının marka-modeli de çalışanın pozisyonunu göstermektedir.
Güçlü araçlar, diğer insanlardan kaçmak, onları yakalamak ve yenmek için kullanılıyor. Pek çok kişi yollarda bilinçli olarak ya da farkında olmadan başka sürücülerle çocukluk dönemindeki gibi güç oyunlarına girişiyor.
ABD'den çok değişik örnekler var. Der Spiegel dergisinde yayınlanan "Autobahnkrieg" başlıklı bir yazıda "BMW ve Mercedes savaşçılarının sol şeritte birbirini kovaladığını görmeyen yoktur" şeklinde ifade geçiyor. Durum tüm ülkelerde kanun koyucularının da bilgisinde ama çözüm üretilmiyor.
Yüksek hızlar, sinir sistemimizde uyarıcı madde almakla aynı etkiyi gösteriyor. İvmenin uyguladığı G kuvveti, kükreyen güçlü motor sesi, viraj dönerken raylı sistem gibi yol tutuş, yüksek hızın verdiği ürperti vs. bir çeşit meditasyon etkisi yapıyor.
Bazılarımız için bu kadar tehlikeye girmek uyuşturucu maddelerin yaptığı gibi bağımlılık ve duyarsızlık yapabiliyor.
Direksiyona oturan herkeste (istisnasız herkeste) farkında olmasa bile bir miktar kişilik değişikliği ortaya çıkmaktadır. Hiç beklenmedik kişiler bile agresifleşmekte, bazan günlük yaşantılarında hiçbir zaman almadıkları-almayacakları derecede riske trafikte girmekten kendilerini alıkoyamamaktadırlar. Sonuçta otomobilin verdiği hız ve güç ile onu kendisi ve başkalarının hayatını tehdit eden bir silah haline dönüştürmüş oluyor. Ulaşım aracı olarak aldığı bu silahları niçin başkalarına göstermek ve onları yenmek için kullanır insanoğlu?
Mesajlarda "tokatlamak" kelimesi görünce nedir bu acaba dedim. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğe baktım uygun bir karşılık bulamadım. İngilizce “beat†(bir anlamı dövmek, marizlemek bir başka anlamı yenmek) sözcüğünden benzetilerek yenmek anlamında kullanılıyor olabileceği kanısına kapıldım. Sonra arabanın hayatımızdaki yerini düşündüm, içinden çıkamadım. Aramızda psikolog üyeler olduğunu gördüm. Son cümledeki soru işareti öncelikle onlara. Burada yazılacak mesajlara moderatörlük yapmalarını cevaplama-yönlendirme desteklerini de bekliyorum.
Otomobil kültürü dünya tarihinde ilk olarak soylular, iş adamları ve ünlüler ile başlamış. Bu zengin kişiler tarafından otomobil ilk olarak sosyal statü göstergesi, bireysel özgürlük ve halktan uzaklaşma amacıyla kullanılmış. Sonraları yarışlarla spor ve macera amaçlı kullanım da başlamış.
Aynı şekilde hemen her kültürde pek çok otomobil sahibi günümüzde de kendisini toplu taşıma aracı ve kendisininkinden daha düşük model araç kullananlara üstün görmektedir. Çünkü arabada oturan birisi artık sokaktaki adam değildir! Büyük şirketlerde tahsis edilen şirket aracının marka-modeli de çalışanın pozisyonunu göstermektedir.
Güçlü araçlar, diğer insanlardan kaçmak, onları yakalamak ve yenmek için kullanılıyor. Pek çok kişi yollarda bilinçli olarak ya da farkında olmadan başka sürücülerle çocukluk dönemindeki gibi güç oyunlarına girişiyor.
ABD'den çok değişik örnekler var. Der Spiegel dergisinde yayınlanan "Autobahnkrieg" başlıklı bir yazıda "BMW ve Mercedes savaşçılarının sol şeritte birbirini kovaladığını görmeyen yoktur" şeklinde ifade geçiyor. Durum tüm ülkelerde kanun koyucularının da bilgisinde ama çözüm üretilmiyor.
Yüksek hızlar, sinir sistemimizde uyarıcı madde almakla aynı etkiyi gösteriyor. İvmenin uyguladığı G kuvveti, kükreyen güçlü motor sesi, viraj dönerken raylı sistem gibi yol tutuş, yüksek hızın verdiği ürperti vs. bir çeşit meditasyon etkisi yapıyor.
Bazılarımız için bu kadar tehlikeye girmek uyuşturucu maddelerin yaptığı gibi bağımlılık ve duyarsızlık yapabiliyor.
Direksiyona oturan herkeste (istisnasız herkeste) farkında olmasa bile bir miktar kişilik değişikliği ortaya çıkmaktadır. Hiç beklenmedik kişiler bile agresifleşmekte, bazan günlük yaşantılarında hiçbir zaman almadıkları-almayacakları derecede riske trafikte girmekten kendilerini alıkoyamamaktadırlar. Sonuçta otomobilin verdiği hız ve güç ile onu kendisi ve başkalarının hayatını tehdit eden bir silah haline dönüştürmüş oluyor. Ulaşım aracı olarak aldığı bu silahları niçin başkalarına göstermek ve onları yenmek için kullanır insanoğlu?