Alaattin Bey,
Merhaba,
Ne güzel yazmışsınız, okurken hem güldüm hemde hak verdim. Ama gelin görün ki bazen bazı şeyler bizlerin elinde değil. Şöyle izah edeyim ; özellikle bizim türk müşterilerinde başımıza çok geliyor. Herkezin işi acil. Yahu yoldayım geliyorum diyorsunuz. Pat, sözleşme gereği cezai maddeleri devreye sokuyorlar, ilginç rakkamlarda cezalar ödeniyor. Bazen biz erken gidiyoruz, aaa erken gelmişsiniz deyip, çalışma saatini bekletiyorlar. Yani müşteriyi memnun etmek cidden zor. Ama yurtdışı müşterilerimizde tam tersi. Müşteri çalışma öncesinde zamandan daha önemlisi olan hazırlıklar tamammı diye yaklaşıyor olaya. Mesela bir firewall ( güvenlik duvarı ) değişimi yapılacak. Yabancı müşteri soruyor. Konfigurasyon yedekleri alındı mı?, güç kabloları ayrı ayrı UPS lerden beslendi mi ?, kablo yedekleri hazır mı ?... elbetteki bizlerin bir check-list'i var. Madde madde kontrol ederek listedeki maddelerin üzerini çiziyoruz. Tıpkı bir uçağın kalkış öncesi kontrol edilmesi gibi düşünebilirsiniz. Dünya genelinde bana bağlı çalışan elemanların yaptıkları kazalara bakınca en çok kazanın ülkemize ait olduğu görülüyor. Sebep ; müşteri beklemeyi sevmiyor. Bu çalışmaların planlamaları o kadar milimetrik ayarlanıyor ki, inanamazsınız. Tüm hafta sonum, bir sonraki hafta yapılacak çalışmalara kimler gidecek. Saat kacta orada olmalı, çalışma kaç saat olacak, çalışmayı yapan ekip arkadaşımızın çalışma sonrası uyuması, kaç saat uyumalı, bir sonraki müşteri için yola kaçta çıkmalı. Hatta ve hatta yolda gitmesi gereken hızı avaraj olarak hesaplayıp , kendilerine teslim ediyoruz. Şirketimizin istanbul'daki ofisinde çalışan bazı elemanlarsa sürekli saha personelinin araçlarını takip eder. Arac yola cıkması gereken saatte halen yerinde duruyorsa, hemen ilgili mühendis aranır, sorun nedir öğrenilir. Aracta sorun varsa ya da mühendisimizin çalışması uzamışsa, diger müşterinin lokasyonuna gitmesi için yedek personel hemen yola çıkar.............bla,bla,bla.....
Herkesin atladıgı bir nokta var. O da alışkanlıklar. Bakın şimdi; ben ve personellerim sürekli yüksek hızlarda araç kullanığımız için , 200 üzeri bir hız bize göre normal geliyor. Yani bir örnek vereyim ; 210 ile giderken direksiyonda kahvemizi içip bazen kahvaltımızı yapıyoruz. Ama buna beyin mi dersiniz yoksa refleksmi bilmiyorum, gözlerimiz ve beyinlerimiz bu hızlara alışmış durumda. Kaç defa 200 üzeri giderken yolumuza köpek çıktı ya da inekler çıktı, sayısını biz unuttuk ama o anda yapacagımız hareket, sizin 120 ile giderken yaptıgınız hareketle aynı oluyor.Yani arac bizim için sanki 100 ile gidiyor gibi geliyor. Tam anlatamadım ama neyse. Yani kullanığımız araçlarda üst seviye araclar olması sebebiyle benim 200 ile giderken yaptıgım bir harekete araç anında tepki veriyor.
Haaa bu dogru demiyorum, ya da bu bu şekilde gelmiş böyle gidecek demiyorum. Yazdıklarınızda o kadar haklısınız ki... Yüksek hızlarda araba kullanan biri olarak bana birisi sorsa en güzel hız 110-120 dir. Acelem olmadığı zamanlarda ister inanın ister inanmayın 120-130 arası giderim uzunyolda. Ama iş için yoldaysam o zaman yolun kalabalıklık durumuna göre en düşük gittiğimiz hız 180-190 oluyor.
Birde şundan bahsetmek isterim lafı fazla uzatmadan; hızlı giderken yaşadığınız stress demiş bazı üyelerimiz. Bakın orada şuna dikkat edin, kullandıgınız araclar düşük ya da orta segment araclarsa evet, hızı belli ediyor, gerek motor sesi gereksede ön camın acısından kaynaklı hızı birebir kullanıcıya yansıtıyor. Bizim şirketteki personelin altındaki araclara baktıgınızda neredeyse en düşük kullanılan araç E250. Yani yanlış anlamayın lütfen çok rica ediyorum bunlar biraz kalburüstü arabalar. Yani bir C kasa ile giderken aldıgınız hissiyat ile bir E kasadaki hissiyat farklı. Hatta konuyu biraz daha içinden çıkılmaz hale getireyim ; oturduğunuz koltuğun, araç tabanına yakın ya da 5 cm yukarıda bile olması astimat sebebiyle beyninize o kadar farklı iletiliyor ki... Ne çok aşağıda olmalısınız ne de arabanın her yerini göreyim diye fazla yukarıda. Tam orta seviyelerde oturmanız gerekir. Tıpkı bilgisayar monitorünün karşısında oturuyormuş gibi. Yüksekliğine dikkat etmelisiniz.Bu arada benim altımdaki araç W212 E350 , personelimin kullandıgı araçlar içinde orta segment kalıyor. Bazı çalışanlarımda E55, CL55 gibi araçlarda mevcut. Başka bir örnek dubai ve diğer arap ülkelerindeki elemanlarımın altıdaki araçların çoğu V8.
Sonuç olarak diyeceğim şudur ki ; Merak etmeyin bizler çok iyi biliyoruz kuralları, kanunları. Sadece şunu bilmenizi isterim ; hiç bir koşulda gidilen yolda 4'den fazla araç varsa hemen hız keseriz. Yolun gidişine göre yavaşlarız, önümüz açıldıgı zaman tekrar basarız. Ama bu konunun baslıgı olan GEREKSIZ YERE SOL SERITTE GITME inadı sebebiyle bizlerde zor durumda kalıyoruz.
Alaattin abi, sen büyüğümüzsün. İstemeden kırdıysam aff ola...
Saygılar,
Kursat.