Gün geliyor sahip olduğumuz araçlardan tiksiniyoruz soğuyoruz lanet ediyoruz. İşte bu hikâye de artık bunlara başlıyoruz. Ön camımızı değiştirdik, cam kumandasını değiştirdik. Sizin peşinizi hiç bırakmayan turuncu bir ışık düşünün gece yolculuğunda artık o ışık gözünüze çarpıyor. Bir anlık eski araba olsa kontağı kapatıp fırlatası geliyor insanın artık benim sinirlerime dokunmaya başlamıştı bu motor ışığı arada lpg’nin kalitesinden diye düşünerek aracın teklediğini de hissediyordum kendimi başka markadan alınca psikolojik teklemiyormuş gibi geliyordu. Tabi bu sırada her hafta en az 2 gün sanayiye uğrayıp Hasan abiyle git gide samimileşiyoruz. Araç bir zengin bir fakir karışım veriyor teste çıkıyoruz ayarlamaları yapıyoruz sorun düzeliyor gibi ama düzelmiyor arkadaş düzelmiyor ama bir gün çözeceğiz elbet diyerek her hafta sabah sanayi akşam mesai gibi işimiz oldu artık cep kadar küçük olan arıza bakma cihazını artık Hasan abiye vermeyip abi zaten yarına kadar arıza çıkartır yarın getiririm deyip ertesi gün tekrar geliyordum. Otomotiv okuyan öğrencilere bu aracın motoru ders niteliğinde anlatıldı dostlarım. Hasan abi sağolsun öğrencilere motor ışığı yanan bir aracı öğrencilere ders niteliğinde gösterdi... Bu dönemde ara ara teklemeler olsa da güm güm teklemelerin arttığı süreç başlıyor. Bir yandan o dönem mezuna kaldım üniversiteye tekrar hazırlanıyorum, bir yandan iş güç derken bir de her haftamı sanayide harcıyorum artık. Biraz uzaklaşıp arabayı aldığımda bahsettiğim jantları elden geçireyim dedim alt tarafı jant boyanacak arkadaş ya lastiklerde değiştirdik yakışsın jantlarda yanına diyerek yine Afyonkarahisar’da çevremiz vasıtasıyla bir boyacı bulduk. Dedi ben sabah getirsen akşama kadar halleder teslim ederim dedi. Hay hay dostum memnun oluruz diyerek aracı bıraktım. Akşam saatlerine doğru aracın işleri bittiğini düşünüyorum. Abilerim kardeşlerim araba d…..k geçer gibi 4 tane ateşlik odunun üstünde
şömine odunun üstüne benim arabayı koymuşlar. Be a…. Oğlu başka koyacak yer mi yoktu diyerek
Bir tartışmada buldum kendimi ortam gergin arkadaş jantları takıyor yavaştan bir yandan babasıyla laf dalaşı içindeyken kendisi benim arabayı 4 tane şömine odunun üstüne teker bağlanırken düşmesin mi arkadaş motor ışığınında, lastiğininde, jantının da diyerek şalter koptu tabi jantlarda biraz nemliymiş sol ön tekere bir parmağımızı kader olaraktan parmağımızı bastık bir hatıramızda oradan kaldı bu araçtan. O an ektedir. (
jant boyamasından sonra kendimi İstanbul’da buldum İstanbul’a girene kadar yanmayan motor ışığım köprüde yanmaya başladı ruh halim ektedir.(
) . Bu arada İstanbul’da o zaman için eicbah yaylar sipariş verdim araç avangarteydi ama o hafif 1-2 santimi istiyordum. Çok da bozmadan şeklini şemailini bozmadan yok efendim soğuk press yok sıcak press diyip taklaya gelmeyelim diye çok tatlı bir görünümü oldu. Bir yandan arkadaşa otomobil bakıyoruz borusan oto istinyedeyiz arkadaş Sıfır arabaların içine attı beni 3 serisi, 4 serisi camdan dışarı bakıyorum beyaz arabada gördüğüm motor ışığı bir 4 serisine tutulduk yahu içine biniyorum nbt’ler hayalet ekranlar bunlar bende yok bi çekiyor insanı bide apple car play hastasıyım o araçta olacak aga… borca harca girmeyelim diyerek çıktık. O dönem de İstanbulda eve dönerken FB-GS maçı var. fenerbahçenin stadı önünden geçerken arkadaş kalabalıktan fener ağlama açmasın mı… Tahmin edemeyeceğiniz kadar şişeyle orayı atlatıp evime kaçabildim. Şükür camlar sapa sağlam ama arka çamurluğa bakıyorum arkadaş ne attın sen buraya be iki yumruk kadar göçük. Kışkırttık tabi oradaki taraftar grubunu. Dedim bu İstanbul’dan da kaçayım motor ışığım benimle arkada kocaman göçüğüm, kış gelmiş silecekte cartcurt cart curt ötüyor delirecem bu arabaya her bindiğimde. Çıktım Sakarya otobanında afyona doğru ilerliyorum artık motor ışığına da s…. Göçüğüne de diyerek yardırıyorum otobanda arka fonda son ses ömür göksel yaşadım mı öldüm mü çalıyor… o an ne nbt ekran ne apple car play hiçbir şey kalmadı kafada o güzelim kadran loş içerdeki hafif turuncu ışık unutturdu tabi. Motor ışığı artık daha da katlanarak tak tak vuruyor umurumda değil 230-240 gidiyoruz düzelir diyorum bu vuruntu... Hakan taşıyanla ,ömür gökselle, ibrahim tatlısesiyle her biri kütahya’ya kadar feleğin çemberinden geçtik diyelim
Kütahya’ya vardık ama ya afyonkarahisar.. kar başladı yollarda tutmaya başlıyor. Bizim lastiklerde her mevsimin gönlü olsun diye 4 mevsim ya
70-80-90 eve sağa sağlim varayımda geç varayım diyorum. Ara ara esp yakmalar ara ara o hafif kaymayı hissetmeler yoruldum birazda kütahyaya kadar pür dikkat gelince o hızlar mayıştırdı. Kütahya havalimına bir 10 km kalırken abilerim kardeşlerim bu araç bir arttırdı kendini tövbe bismillah yerindem zıpladım dalgın dalgın gidiyordu arabanın kıçı kaysa toplarsın hissedersinde araba 4 tekerden kayıyor gibi bir his… direksiyonu kırıyorum araba tırt tırt tırt esp giriyor bi yandan silecekler carcurt cartcurt o direksiyonu sıkı sıkaya tutayım derken müziği de kapattık o 20 saniye belkide 5 dk gibi bi oyana bi buyana sallıyoruz her yeri şükür çok belalı bir şey olmadan tamponun boyasını kaldırırak yoldan saptık ona da nazarlık dedik be yeter artık dediğinizi duyar gibiyim.
Buradan sonra part 3 ile devam edeyim birkaç fotoğraf ekledim. hareket halindeki fotoğraf eicbach yayların arabada duruşu.