yilmaz06
Tecrübeli Üye
Neden pahalı yakıt kullanıyoruz ?
[COLOR="Yellow"]Güzel bir yazı;
Polatlı internet gazetesinden alıntıdır;[/COLOR]
/3/2011
MUHASEBECİ
Her zenginliğin arkasında mutlaka bir faziletsizlik yatar.
‘’ Ben aracımda Dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyorum’’ YA SİZ……
Ülkemizde yüz binlerce şirket , işyeri var . Koç, Sabancı , İş Bankası, Akbank, Garanti , Tüpraş, Petrol Ofisi, Türk Telekom , Otosan, THY gibi dünya şirketleri sıralamasında yer alan önemli şirketlerimiz var. Bu şirketler sayesinde G-20 ülkeleri içinde 16. Sırada bulunmanın gururunu yaşamaktayız. Ama her nedense Dünyanın en pahalı yakıtını kullanmaktayız.
Başbakan ‘’ Her biriniz bir işçi alsa 1 milyon 300 bin eder .’’ Sözünü boşuna etmedi , elbette bir bildiği var , açıkça madem vergi vermiyorsunuz o halde hiç olmazsa istihdama bir faydanız olsun demeye getirmekte . 1950 yılından başlayarak ülkemizde sayıları 1 milyon 300 bine ulaşan özel teşebbüs şirketleri Rabbena , Hep bana mantığıyla hareket etmişlerdir. Türkiye gibi 12 milyon 751 bin yoksulun bulunduğu bir ülkede , Dünyanın en zenginleri listesine 28 tane dolar milyarderi sokuyorsa işte bunu millet olarak, devlet olarak , Vergi gelirleri tahsilatı olarak , tüketilen dünyanın en pahalı Yakıtı olarak sorgulamamız gerekir. Zenginden , kazanandan vergi almıyorsunuz , yahut alıyorsunuz da sadece beyan edileni o da başın gözün sadakası olarak alıyorsunuz.
KDV ve ÖTV olarak tahsil edilen vergiler , yani fakir halkın yediğinden aldığınız genelde yüzde 8 KDV ile, lüks kullanımdan çıkıp , ihtiyaç vasıtası durumuna gelen otoda kullanılan yakıttan alınan ÖTV ve KDV toplam vergilerin yüzde 54 ‘ü , bunun karşılığında dev kurumlardan alınan kurumlar vergisi sadece yüzde 9.97 , Dolar milyarderleri dahil, gariban çalışanlardan alınan gelir vergisinin toplam vergiler içindeki payı yüzde 22.39 . Banka muamele vergisi, damga vergisi, gümrük vergileri gibi diğer vergilerin payı ise yüzde 14. Bu mu vergi adaleti. Zengini koruyan, fakiri ezen sosyal devlet anlayışından yoksun bir zihniyet….
MUHASEBECİ , Üniversiteden çıkıp , yüksek lisansını da tamamladıktan sonra mesleğe İstanbul Güzelyalı’da mobilya, kapı , kereste , kaplama üreten , tanınmış bir bankanın iştiraki olan bir büyük şirkette muhasebeci olarak başladı . Henüz bir aylıkken yaptığı iç denetimde o günkü şartlarla mukayese edilemeyecek büyüklükte yolsuzlukla karşılaştı. Yolsuzluğu yapanlara , Yönetim Kurulunda bunu açıkladığının haftasında başta şirketin genel müdürü olmak üzere , Finansman direktörü hakkında iştirakçi banka tarafından dava açıldı. Ülkenin en büyük mobilya şirketi böylece iş hayatına son vermiş oldu. ….Sene 1972 sonu.
Sonra sermayesinin tamamı yabancıya ait bir şirkete maliyet muhasebecisi olarak girdi . Şirketin yabancı olması nedeniyle devlete ödenen vergiler kuruşuna kadar ödenmekte iken , yine şirketin üst kademe yöneticilerinin ortak çalışmaları ile şirketin içi sahte faturalarla boşaltılmaktaydı. Şirketin iç denetçileri bu durumu fark ederek bu üst kademe yöneticileri ; anlaşarak işten çıkardı , Ana şirketin hisseleri NY borsasında işlem gördüğünden bu yolsuzluk örtbas edildi. Neden yolsuzluk yapıldığının cevabı hazırdı .’’ ABD’de çalışanlar bir senede çalıştıkları şirketlerin 25 milyar dolarını çalmaktaydı. ‘’ Devlet yüksek vergi ödediğinden bu şirketi onurlandırdı. Üç aylık mali denetim sonunda baş hesap uzmanı ülkede vergi konusunda bu kadar hassasiyet gösteren bir başka şirketin çok zor bulunduğunu yazılı ve sözlü olarak Genel Müdüre beyan etti. Bu şirkette battı ….1980’li yıllar.
Muhasebeci konusunda çok başarılıydı . O kendisine öğretilen kurallar çerçevesinde görevini yapmaktaydı. Hep Türkiye’nin en büyük firmalarında çalıştı. Devletten , özele geçen firmada , ilk yıl faaliyetinin 10,5 milyar TL kar olduğunu açıkladığında , Kamudan geçen Genel Müdürden memnuniyet ifadesi beklerken , tam zıttı , neden ilk yıl karını yüksek çıkardığı için azar işitti. Meslekte başarının ölçüsünün kamu da olsa, özel teşebbüs de olsa doğruları değil, olması gerekeni yansıtmak olduğunu o zaman öğrendi. Milliyetçi görüşle Karını düşük göster , yabancı ortağa kar payını düşük transfer et , nasıl olsa para yurt içinde , vergini az versen de olur. ‘’ Ama milletimiz dünyanın en pahalı yakıtını kullanmakta ‘’ …..1988’li yıllar.
Namazında , niyazındaki patron her Cumaya gidişte özel otobüs kaldırırdı . Türkiye’nin ilk beş yüz firması içinde yer alan firmasında ülkenin tanınmış mali ve hukukçu danışmanları icra kurulu üyesi olarak yer almaktaydı. Genç hissedarlar , halka açılalım diye tutturmuş gidiyorlar , ne yapsın yaşlı patron şirketin BATAN yapısını çok iyi biliyor, bu durumda halka açılmanın mümkün olmadığını düşünüyordu. Danışmanların önerisiyle şirket varlıkları mahkeme kararıyla yeniden değerlendirildi , bilanço makyajında ustalaşmış kişinin hazırladığı mali tablolar , SPK’nın İstanbul bürosuna sunuldu, Dünya Milyarderler listesinde bulunan bir şahsın Bankasının aracılık yaptığı halka açılma sonunda , batık şirketin hisseleri 6 liranın üstünde halka arz edildi. Bugün o şirketin hisselerini İMKB ‘de göremezsiniz . O şirket halka arzda zaten batmıştı ….. 1995.
Muhasebeci emekli olmuş , devletin verdiği emekli maaşı *** iktidarı ile yerlerde sürünmekte , ülkenin genel durumunu yaşayarak bildiğinden , hiçbir zaman SMMM’lik yapmadı. Onun karakteri ısmarlama kar çıkartmaya uymadığından , yine bir şirkette çalışmaya karar verdi. Emeklilikten on sene sonra başladığı şirkette ilk karşılaştığı durum bütün çalışanların , Müdürler ve işçilerin ücretlerinin Komünist rejimlerde dahi görülmeyecek derecede EŞİT olmasıydı. Bu şirkette herkes kağıt üstünde asgari ücret üzerinden çalışmaktaydı. Kuruluş giderleri nedeniyle ilk sene zarar gösteren şirket , Ostim’deki ana şirketine pazarlama hizmeti yapmış gibi 30 milyar liralık fatura gönderiyor, ana şirketin karının düşmesine vesile oluyor. Bu durum Başkentin Maliyecileri tarafından görülmüyor. Ama ben bu durumda ‘’ Dünyanın en pahalı yakıtını kullanmaya mecbur oluyorum .’’ yıl 2004.
İşte size Cumhuriyetin son elli yılından somut örnekler , DEVLET kazanandan değil, garibandan vergi alıyor . Sonra adil olmayan gelir dağılımı, kısa sürede köşeyi dönenler , 12 milyonu aşkın yoksul insan . Bu araçta Dünyanın en pahalı yakıtı kullanılmakta….
Saygılarımla,
[COLOR="Yellow"]Güzel bir yazı;
Polatlı internet gazetesinden alıntıdır;[/COLOR]
/3/2011
MUHASEBECİ
Her zenginliğin arkasında mutlaka bir faziletsizlik yatar.
‘’ Ben aracımda Dünyanın en pahalı yakıtını kullanıyorum’’ YA SİZ……
Ülkemizde yüz binlerce şirket , işyeri var . Koç, Sabancı , İş Bankası, Akbank, Garanti , Tüpraş, Petrol Ofisi, Türk Telekom , Otosan, THY gibi dünya şirketleri sıralamasında yer alan önemli şirketlerimiz var. Bu şirketler sayesinde G-20 ülkeleri içinde 16. Sırada bulunmanın gururunu yaşamaktayız. Ama her nedense Dünyanın en pahalı yakıtını kullanmaktayız.
Başbakan ‘’ Her biriniz bir işçi alsa 1 milyon 300 bin eder .’’ Sözünü boşuna etmedi , elbette bir bildiği var , açıkça madem vergi vermiyorsunuz o halde hiç olmazsa istihdama bir faydanız olsun demeye getirmekte . 1950 yılından başlayarak ülkemizde sayıları 1 milyon 300 bine ulaşan özel teşebbüs şirketleri Rabbena , Hep bana mantığıyla hareket etmişlerdir. Türkiye gibi 12 milyon 751 bin yoksulun bulunduğu bir ülkede , Dünyanın en zenginleri listesine 28 tane dolar milyarderi sokuyorsa işte bunu millet olarak, devlet olarak , Vergi gelirleri tahsilatı olarak , tüketilen dünyanın en pahalı Yakıtı olarak sorgulamamız gerekir. Zenginden , kazanandan vergi almıyorsunuz , yahut alıyorsunuz da sadece beyan edileni o da başın gözün sadakası olarak alıyorsunuz.
KDV ve ÖTV olarak tahsil edilen vergiler , yani fakir halkın yediğinden aldığınız genelde yüzde 8 KDV ile, lüks kullanımdan çıkıp , ihtiyaç vasıtası durumuna gelen otoda kullanılan yakıttan alınan ÖTV ve KDV toplam vergilerin yüzde 54 ‘ü , bunun karşılığında dev kurumlardan alınan kurumlar vergisi sadece yüzde 9.97 , Dolar milyarderleri dahil, gariban çalışanlardan alınan gelir vergisinin toplam vergiler içindeki payı yüzde 22.39 . Banka muamele vergisi, damga vergisi, gümrük vergileri gibi diğer vergilerin payı ise yüzde 14. Bu mu vergi adaleti. Zengini koruyan, fakiri ezen sosyal devlet anlayışından yoksun bir zihniyet….
MUHASEBECİ , Üniversiteden çıkıp , yüksek lisansını da tamamladıktan sonra mesleğe İstanbul Güzelyalı’da mobilya, kapı , kereste , kaplama üreten , tanınmış bir bankanın iştiraki olan bir büyük şirkette muhasebeci olarak başladı . Henüz bir aylıkken yaptığı iç denetimde o günkü şartlarla mukayese edilemeyecek büyüklükte yolsuzlukla karşılaştı. Yolsuzluğu yapanlara , Yönetim Kurulunda bunu açıkladığının haftasında başta şirketin genel müdürü olmak üzere , Finansman direktörü hakkında iştirakçi banka tarafından dava açıldı. Ülkenin en büyük mobilya şirketi böylece iş hayatına son vermiş oldu. ….Sene 1972 sonu.
Sonra sermayesinin tamamı yabancıya ait bir şirkete maliyet muhasebecisi olarak girdi . Şirketin yabancı olması nedeniyle devlete ödenen vergiler kuruşuna kadar ödenmekte iken , yine şirketin üst kademe yöneticilerinin ortak çalışmaları ile şirketin içi sahte faturalarla boşaltılmaktaydı. Şirketin iç denetçileri bu durumu fark ederek bu üst kademe yöneticileri ; anlaşarak işten çıkardı , Ana şirketin hisseleri NY borsasında işlem gördüğünden bu yolsuzluk örtbas edildi. Neden yolsuzluk yapıldığının cevabı hazırdı .’’ ABD’de çalışanlar bir senede çalıştıkları şirketlerin 25 milyar dolarını çalmaktaydı. ‘’ Devlet yüksek vergi ödediğinden bu şirketi onurlandırdı. Üç aylık mali denetim sonunda baş hesap uzmanı ülkede vergi konusunda bu kadar hassasiyet gösteren bir başka şirketin çok zor bulunduğunu yazılı ve sözlü olarak Genel Müdüre beyan etti. Bu şirkette battı ….1980’li yıllar.
Muhasebeci konusunda çok başarılıydı . O kendisine öğretilen kurallar çerçevesinde görevini yapmaktaydı. Hep Türkiye’nin en büyük firmalarında çalıştı. Devletten , özele geçen firmada , ilk yıl faaliyetinin 10,5 milyar TL kar olduğunu açıkladığında , Kamudan geçen Genel Müdürden memnuniyet ifadesi beklerken , tam zıttı , neden ilk yıl karını yüksek çıkardığı için azar işitti. Meslekte başarının ölçüsünün kamu da olsa, özel teşebbüs de olsa doğruları değil, olması gerekeni yansıtmak olduğunu o zaman öğrendi. Milliyetçi görüşle Karını düşük göster , yabancı ortağa kar payını düşük transfer et , nasıl olsa para yurt içinde , vergini az versen de olur. ‘’ Ama milletimiz dünyanın en pahalı yakıtını kullanmakta ‘’ …..1988’li yıllar.
Namazında , niyazındaki patron her Cumaya gidişte özel otobüs kaldırırdı . Türkiye’nin ilk beş yüz firması içinde yer alan firmasında ülkenin tanınmış mali ve hukukçu danışmanları icra kurulu üyesi olarak yer almaktaydı. Genç hissedarlar , halka açılalım diye tutturmuş gidiyorlar , ne yapsın yaşlı patron şirketin BATAN yapısını çok iyi biliyor, bu durumda halka açılmanın mümkün olmadığını düşünüyordu. Danışmanların önerisiyle şirket varlıkları mahkeme kararıyla yeniden değerlendirildi , bilanço makyajında ustalaşmış kişinin hazırladığı mali tablolar , SPK’nın İstanbul bürosuna sunuldu, Dünya Milyarderler listesinde bulunan bir şahsın Bankasının aracılık yaptığı halka açılma sonunda , batık şirketin hisseleri 6 liranın üstünde halka arz edildi. Bugün o şirketin hisselerini İMKB ‘de göremezsiniz . O şirket halka arzda zaten batmıştı ….. 1995.
Muhasebeci emekli olmuş , devletin verdiği emekli maaşı *** iktidarı ile yerlerde sürünmekte , ülkenin genel durumunu yaşayarak bildiğinden , hiçbir zaman SMMM’lik yapmadı. Onun karakteri ısmarlama kar çıkartmaya uymadığından , yine bir şirkette çalışmaya karar verdi. Emeklilikten on sene sonra başladığı şirkette ilk karşılaştığı durum bütün çalışanların , Müdürler ve işçilerin ücretlerinin Komünist rejimlerde dahi görülmeyecek derecede EŞİT olmasıydı. Bu şirkette herkes kağıt üstünde asgari ücret üzerinden çalışmaktaydı. Kuruluş giderleri nedeniyle ilk sene zarar gösteren şirket , Ostim’deki ana şirketine pazarlama hizmeti yapmış gibi 30 milyar liralık fatura gönderiyor, ana şirketin karının düşmesine vesile oluyor. Bu durum Başkentin Maliyecileri tarafından görülmüyor. Ama ben bu durumda ‘’ Dünyanın en pahalı yakıtını kullanmaya mecbur oluyorum .’’ yıl 2004.
İşte size Cumhuriyetin son elli yılından somut örnekler , DEVLET kazanandan değil, garibandan vergi alıyor . Sonra adil olmayan gelir dağılımı, kısa sürede köşeyi dönenler , 12 milyonu aşkın yoksul insan . Bu araçta Dünyanın en pahalı yakıtı kullanılmakta….
Saygılarımla,