-- 8000 km güncellemesi --
Selamlar,
Özel işlerimden ötürü uzun zamandır foruma giremedim. Doğrusunu söylemek gerekirse, hala yoğunluk var, ancak uzun zamandır aklımda bir güncelleme yapmak vardı.
Aralık ayında 0 km olarak gelen C200d aracım 8000 km'yi devirmiş bulunuyor. Bu 8000 km'nin büyük kısmında İstanbul - Gebze istikametinde ev-iş arası, yoğun trafikte git gel yaptım.
Orta mesafe olarak 2 kez Yalova/Bursa; 1 kez de Ankara git-gel yaptım. Bunun haricinde bir uzun yol deneyimim olmadı.
Otoban sürüşünde ise 2 defa 3. köprü bağlantı yollarında kullandım.
Şimdi gelelim değerlendirmelere:
Kendi memnuniyetimden önce şunu belirtmem gerek. Aracıma binen herkes, ama herkes istisnasız araçtan müthiş memnun oluyor. Aracın içindeki premium hissi, kapıların tok kapanış sesi, dizel olmasına rağmen kaymak asfaltta içeri aldığı düşük motor sesi vs. etkiliyor insanları. Sürekli kullanıcısı olmayan birisi, sadece içine girip çıkarak bile aracı almayı düşünür hale geliyor, böyle bir "şeytan tüyü" var aracın. O yüzden "vay nerden aldım bu aracı" dememek lazım; şurası şöyle burası böyle dediğim insanlar dahi "yahu sen abartıyorsun, kaç para ki bu" muhabbetine giriyorlar.
En rahatsız olduğum özelliklerinden birisi olan "dış rüzgar sesi" konusu örneğin: Ankara seyahatimin bir kısmında arabayı beraber yolculuk ettiğim bir ahbabıma verdim, adam sürüş pozisyonuna, aracın oturaklığına bayıldı, bak rüzgar sesi çok geliyor falan diyorum mesela, yoo bence öyle çok değil diyor.
Ama evet, hala en canımı sıkan şeylerden birisi, bu kalitede bir arabaya yakışmayan, camlardan gelen rüzgar sesi.
Seslerden bahsetmişken, iklimlendirme (klima) sisteminin de nispeten gürültülü çalıştığını söylemem gerek. Normal seviye olabilecek 4 ten itibaren oldukça gürültülü çalışıyor, sessizliğini sağlamak için 2. kademeye falan indirmek gerekiyor.
[MENTION=18680]evokul< sağolsun, arıza almanağında bahsetmiş, aracın altından gelen harıltı ile ilgili 500. km'de garantiden çözüm sağlandı. izolasyona çarpan egzos borusu tekrar sabitlendi, artık o ses gelmiyor. Şunu belirtmek isterim ki bu ses bir çok arabada yaygın ve genelde "normal" sayılıyor kullanıcılar tarafından, sadece bizim şirkette 4 tane "senin arabadan da kalkışta çok ses geliyor mu ya" diyen iş arkadaşımı servise yönlendirdim.
Arabanın altına geldiğimiz zaman ise, bir başka can sıkıcı şey karşımıza çıkıyor. Arabanın altı çok alçak. Daha doğrusu orada bir çıkıntı var, o çok alçak ve İstanbul'un standart tanımayan tümseklerinde ve bazı garajların iniş çıkışlarında ne kadar yavaş olursam olayım altını sürtüyor. İlk serviste bu konudan da bahsedeceğim, bu kadar sürtmek ne kadar alçak olursa olsun, normal değil.
Aracımın gene 1000 civarı kilometrelerinde bir gün yolda ilerlerken "tarrrrrrrr" diye bir ses gelmeye başladı. Aracın altına baktığımda sol ön çamurluk davlumbazının yerinden çıkmış olduğunu farkettim. Servise götürdüğümde ise yerinden çıkmadığını, kırıldığını söylediler. ((n__)) şeklinde bir parça düşünün, "n" ile "_" birleşim noktası, ki zar kadar ince, bıçak gibi kesilmiş. "bir yere çarpmışsınızdır, kırılmıştır" dediler ve kaskodan hasar beyanıyla tamir edildi. Ben bu kadar dış ortama maruz bir parçanın bu kadar dandik ve o incecik yerden sanki bıçakla kesilmiş gibi ayrılmasını kabul etmiyorum, kesinlikle tasarım hatası var o parçada.
Araçla ilgili performans konularında bir sıkıntım yok. Ben zaten sakin bir kullanıcıyım, şimdiye kadar da beni üzecek bir tatsızlık yaşatmadı 1.6 dizel motor. Sadece motorun boylamasına yerleştirilmesinden kaynaklı, alışık olmadığım (ve alışamayacağım) bir vibrasyon mevcut. Özellikle ilk çalıştırmada ve stop ederken bu vibrasyonu hissedebiliyorsunuz.
Vibrasyonun seyir esnasında daha da çok can sıktığı bir konu var: Dikiz aynası titreşimi. Maalesef iç dikiz aynası belirli devirlerde ve bazen hafif bozuk satıhlarda zangır zangır titriyor, astigmat gibi görüyorsunuz arkayı ve bu oldukça rahatsız edici. Bununla ilgili bir çözüm var mı veya olabilir mi bilmiyorum. Bir iş arkadaşım ayna ile tavan arasına lastik top sıkıştırmış.
Görmek demişken de rezalet ötesi sileceklerden bahsetmemek olmaz. Her ne kadar daha 1000 km bile olmadan bu sileceklerin dandik ve kötü silişlerinden şikayetçi olduysam da, bir şekilde kaynadı ve o silecekleri değiştirmediler. 100 tl silecek parası için de çingenelik yapmak istemedim, ancak aracın üstünde gelen stok silecekler rezalet ötesi şekilde silmekte ve özellikle yağmurlu gece sürüşlerinde, sürüş güvenliğini tehlikeye atmakta.
Herkes için değişecektir ancak çok alışamadığım bir konu da, oturma ve sürüş pozisyonu. Çok ama çok zor kendim için doğru pozisyonu bulabildim. Nedir doğru pozisyon? : sırtımı tam yasladığımda göstergeleri en üstteki sinyal hattından en alttaki saat sıcaklık sırasına kadar net şekilde görmek, kollarımın direksiyona hafif kırık şekilde uzanabilmesi, direksiyonu çevirirken bacaklarıma çarpmaması, sol dirseğimi kapı içine koyduğumda direksiyonu ucundan tutabilmek, sağ kolumu da kol dayamaya koyduğumda multimedya düğmesine bileğimi kırmadan kumanda edebilmek. Böyle anlatınca çok karmaşık gelen bu oturma şeklini diğer arabalarda kolaylıkla elde edebilirken, C200d'nin alçak oturma şekli ve koltuk ayar yapısı yüzünden güç bela ve bazı şeylerden biraz feragat ederek elde edebildim. (Örneğin manevralarda direksiyon az da olsa bacağıma değiyor)
Bunlar haricinde genel olarak aracımdan memnunum. Benzinli otomobillere göre az yakıyor, performansı yeterli, iç mekanı çok çok üst düzey, ve herşeye rağmen dışarıda çok sağlam bir reputasyonu mevcut.
Aklıma gelen başka şeyler olursa da yazarım.